İlk başta bunun sadece bir oyun ya da anlık bir fazlalık olduğunu düşündüm; geçip gideceğini sandım. Ancak bu garip rutin tam bir ay boyunca tekrarlandı. İçimdeki huzursuzluk ve telaş her geçen gün biraz daha arttı — ya bir sıkıntı vardı?
Tüm sorularım cevapsız kalınca, bir sabah gizlice banyoya kamera yerleştirmeye karar verdim. O öğle vakti geldiğinde, kızım yine tabakla banyoya girdi, kapıyı tıkladı ve yemek yemeye başladı. Sessizdi; davranışı sakin görünüyordu. Derken duyduğum şey kalbimi bir anlığına duraklattı:
— “Alex hiçbir şey alamayacak!”
İlk bakışta ne demek istediğini anlayamadım: Alex, büyük oğluydu. Subay ses tonuyla çağırdım:
— “Neden banyonun kapısını kilitleyip orada yiyorsun, söyler misin?”
O da sıradan bir sesle yanıt verdi:
— “Evet biliyorum,” dedi. Sonra nedenini anlattı:
— “O korkak benim yemeğimi çalmasından korkuyor, o yüzden banyo çok güvenli.”
Şaşkınlıkla tekrar sordum:
— “Gerçekte yemeğini sen çaldın mı?”
O ise omuz silkip “Evet, birkaç kez…” dedi; “Seninki her zaman daha lezzetli oluyor, onun da kısa yolu o.”
Ve işte, benim aklımın en karanlık köşelerinde dolaşan korkular tamamen boşa çıktı. Hiç kimse hasta değildi, bir sorun yoktu. O yalnızca, kardeşinin favori yiyeceğini kapacağını bildiği için kendini korumaya çalışıyordu.
Üstteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz..