Henüz tam olarak uyanmamıştım bile; gözkapaklarım ağır, zihnim sisler içindeydi. Her şey sıradan bir perşembeye benziyordu. Bir dakika önce sıcak yatağımda huzurla kıvrılmıştım, bir sonraki anda ise o sesi duydum: dışarıdan gelen rahatsız edici bir sürtünme… Metalin tahta üzerinde acımasızca çekilmesi gibi, tüyler ürpertici bir ses. Önce çöp kutularının devrildiğini sandım, ama… Bu ses öyle tanıdık ve öyle yanlış bir şeye aitti ki, birden tüm uykum kaçtı. Nefesimi tuttum. Kulak kabarttım. Dışarıdan gelen bir başka ses daha vardı; birinin… ya da bir şeyin… yavaşça kapıya doğru süründüğünü işaret eden boğuk bir yankı.