Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) Üyesi Orhan Miroğlu, Devlet Bahçeli’nin yaptığı çağrıyı tarihi bir adım olarak değerlendiriyor. Miroğlu, bu çağrının Türkiye’yi ve Türkiye’de yaşayan Kürtleri, aynı zamanda Ortadoğu’daki Kürtleri aslanın pençesinden kurtarma amacını taşıdığını ifade ediyor. Ayrıca, 1071 yılından bu yana süregelen bin yıllık kardeşliğin güçlü bir şekilde hatırlatıldığını vurguluyor.
Miroğlu, Bahçeli’nin çağrısını iki açıdan önemli gördüğünü belirtiyor. Bu çerçevede, kimsenin tarzı bir pazarlığa girmeden, örgütün kurucusunun “ben bu durumu tasfiye ediyorum” demesinin önemine dikkat çekiyor. Bu, oldukça güçlü bir adım olarak değerlendiriliyor.
Miroğlu, Türkiye’nin güvenlik mücadelesinin olumlu sonuçlar verdiğini dile getiriyor ve güvenlik uzmanlarının, örgütün Türkiye’deki uzantısı hakkında artık bir risk olmadığına inandığını belirtiyor. 1990’lı yıllardaki “kurtarılmış bölgeler” algısının kalmadığını ifade ederken, Türkiye’de siyasi faaliyetlerin olmadığını vurguluyor. Ancak, sivil yapı ve DEM Parti üzerindeki vesayetin sürdüren örgütlenmenin hâlâ var olduğunu ekliyor.
Devlet Bahçeli’nin bu konunun Türkiye’de tamamen sona ermesini istediğini belirten Miroğlu, bunun için İmralı’ya bağlı olduğunu ifade ediyor. İmralı’nın bu örgütü tasfiye etmesi ve silahlarını bırakması durumunda tüm hakların ve yasal düzenlemelerin gerçekleştirilebileceğini vurguluyor. Bu durum, onun için oldukça güçlü bir hamle olarak öne çıkıyor.
Miroğlu, sürecin gelecekte doğru bir şekilde yönetilmesi gerektiğini, aksi takdirde “kaş yapayım derken göz çıkarma” riskinin doğabileceğini aktarıyor. Çözüm sürecinin bir örnek olduğunu hatırlatarak, bu süreçte herkesin üzerine düşeni yapmasının önemine dikkat çekiyor. Bu adımın tarihi ve miladi bir boyutu olduğuna, dolayısıyla siyasi bir manevra olarak tanımlanamayacağına inandığını, böyle bir adımın hiçbir partiye veya iktidara fayda sağlamayacağını, ancak ulusal fayda sağlayacağını savunuyor.
Miroğlu, Türkiye’nin üzerindeki yüklerin kalkması ve normalleşmesi ile birlikte herkesin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde siyaset yapabilmesinin mümkün olacağını belirtiyor. Siyasi zemini zehirleyen ve yıllardır Türkiye’yi meşgul eden meselelerin sona ermesi durumunda, Ortadoğu’daki gelişmelere karşı Türkiye’nin ulusal birliğinin güçleneceğine inanıyor.