Memurlar, Max’in bir şeylerin ters gittiğine dair ısrarı üstüne daha yakından bakmaya karar verdiler. Bavul açılırken, havadaki gerginlik elle tutulur cinstendi. İçindeki şey, en tecrübeli memurları bile konuşamaz duruma getirecek ve günlerinin akışını akıl almaz bir şekilde değiştirecekti.
Bavulun içersinde kalp burkan bir görünüm vardı: minik, sızlanan yavru köpekler. Polis memurları, her bir yavruyu nazikçe kaldırırken duygulandılar, çığlıkları odayı doldurdu. Bu masum yaratıkların maruz kaldığı vahim koşulların farkına varmak çok zordu ve orada tespit edilen çoğu bireyin gözleri doldu.Hemen odak noktası, yavruların sıhhat ve güvenliğini sağlamaya çevrildi. Yavrular, acilen gereksinim duydukları bakım ve ilgiyi görmeleri amacıyla yakındaki bir veteriner kliniğine götürüldü. Max’in olağanüstü içgüdüleri ve süratli hareketleri sayesinde, bu genç yavrulara hayatta ikinci bir talih verildi ve mümkün bir trajedi önlendi.Bu dokunaklı kurtarma operasyonu o vakitten beri viral oldu ve sadece K9 ekiplerinin olağanüstü çalışmalarını değil, aynı vakitte dikkatli ve şefkatli olmanın önemini de vurguladı. Max, keskin sezgileri ve sarsılmaz özverisiyle o gün bir kahramana dönüştü ve hepimize insanlar ile köpek dostları arasındaki derin bağı hatırlattı.Max isminde bir K9 görevlisi, soluk kesici bir anda, havaalanı emniyet noktasında sıradan görünen bir valize doğru atıldı. Görünüşte zarar vermeyen olan bu bavul, düzinelerce başka bavulun arasında öylece duruyordu; ta ki Max’in ani ilgisi, insan meslektaşlarının da merakını uyandırana kadar.