
Birçok ebeveyn, çocuklarının alışkanlıklarını merak eder; ancak bazen bu merak, beklenmedik ve tuhaf bir duruma dönüşebilir. Kızım, yemek saatlerinde tuvalete kapanmayı tercih ediyordu. İlk başta, bu durumun bir oyun veya sıradan bir çocukluk merakı olduğunu düşündüm. Fakat zamanla bu davranışının ardında yatan sebebi anlamak için bir şeyler yapmam gerektiğini hissettim. Kendi içimdeki merak duygusuyla çelişirken, onu daha iyi anlamak adına bir kamera yerleştirmeye karar verdim. O an, belki de hayatımın en önemli kararıydı. Kızımın beslenme alışkanlıklarıyla ilgili bu düzenin arkasında ne olduğunu keşfetmek, beni hem tedirgin hem de heyecanlandırıyordu.

Kamerayı izlemek, bana bir ebeveyn olarak benim için en değerli olan şeyin ne olduğunu hatırlattı: empati. Kızımın, tuvalette geçirdiği zaman boyunca yaşadığı duygu dünyası, aslında dışavurumunu bulmuş olduğumdan çok daha derindi. Yalnız bir köşe, onun için huzur bulduğu bir sığınak haline gelmişti. Yemek yerken içsel bir yolculuğa çıkıyor, belki de kendine ait o sessiz dünyada, hayal gücünü özgür bırakarak bir şeyler yaratıyordu. Bu durum, ebeveynliğin ne kadar karmaşık ve çok katmanlı olduğunu bir kez daha gösterdi. Kızımın tuvalette geçirdiği zaman, aslında onun içsel dünyasına açılan bir kapıydı. Onun duygu ve düşüncelerini anlamak, beni bir ebeveyn olarak zenginleştirdi; çünkü bazen çocuklar, kelimelerle ifade edemedikleri duygularını farklı yollarla dışa vururlar. Bu deneyim, bana her çocuğun kendi özgün yolculuğunu yaşadığını hatırlattı ve bu yolculuğun her anı, onlarla bağ kurmanın ne kadar önemli olduğunu gözler önüne serdi.