AİLEM ONUN BENİM İÇİN “FAZLA BÜYÜK” OLDUĞUNU SÖYLEDİ – AMA NE YAPACAĞIMI BİLMİYORLAR.İşte son Pazar yemeğimiz böyle geçti. Nişanlım Mallory’yi resmi olarak ailemle tanıştırmak için getirdim. Uzun boylu, geniş omuzlu, platin sarısı saçlı ve evet – beden 36 değil. Ama Mallory tanıdığım en sıcakkanlı, en keskin zekalı, en sadık insan. Dar kalıplara sığmasa bile girdiği her odayı aydınlatıyor. Annem ona sarıldığında neredeyse hiç gülümsemedi. Babam gözlerinin içine bile bakmadı. Tüm yemek boyunca barut fıçısının üzerinde oturuyormuş gibiydik. Sonra, Mallory bir telefon görüşmesi yapmak için dışarı çıkar çıkmaz annem sabırsızlanıyormuş gibi öne eğildi. Son derece ciddi bir şekilde, “Tatlım… o kadar iri biriyle evlenmek istediğinden emin misin? Sen ufak tefek bir adamsın. Bu pek uygun bir eşleşme değil,” dedi. Babam “sağlık”tan ve “sonradan bundan rahatsız olacağımdan” bahsederek araya girdi. Masanın ters döndüğünü hissettim. İlk başta bunu kavrayamadım bile. Sadece onlara baktım, Mallory’nin stresli olduğumda bana nasıl yemek yaptığını, sevdiğim her küçük şeye nasıl dikkat ettiğini, kendimi yanında tamamen güvende hissettiğim ilk kişi olduğunu düşündüm. Tartışmadım. Onu savunmadım. Hiçbir şey söylemedim. Ama o gece daha sonra, Mallory neden tuhaf göründüğümü sorduğunda, karar vermem gereken bir şey olduğunu fark ettim: Ailemle güvenli oynamaya devam mı etmeliyim, yoksa sonunda onlara gerçekten ne planladığımı mı söylemeliyim? Çünkü henüz bilmedikleri bir şey var. Herkese söylemeyi beklediğim bir şey.O gece, Mallory uyuduktan sonra mutfağa geçtim. Işıkları açmadan lavabonun önündeki sandalyeye oturdum. Sessizlik içinde sadece buzdolabının uğultusu vardı. Annemin sesi hâlâ kulağımda yankılanıyordu: “O kadar iri biriyle evlenmek istediğinden emin misin?”
Ne demekti bu? Aşkın boyutu mu olurdu? Birbirimize nasıl baktığımız, nasıl güldüğümüz, nasıl dayandığımız—bütün bunlar neden görünüşün gölgesinde kalmalıydı?
Yıllardır ailemin onayını almak için yaşadım. Onlara göre “mantıklı” kararlar verdim. Kiminle çıkmam gerektiğini, nasıl biriyle evlenmem gerektiğini üstü kapalı cümlelerle hep söylediler. Ama ilk defa, biriyle birlikteyken kendimi hiç olmadığı kadar… ben gibi hissediyordum.
Ve işte orada, karanlık mutfakta otururken şunu fark ettim:
Ailem bana neyin “fazla büyük” olduğunu söyleyemez.
Çünkü Mallory fazla büyük değil.
O, tam benim dünyam kadar.
Eğer bu benim için gerçekse, artık sessiz kalamazdım.
Ertesi sabah kahvaltı masasındayken, Mallory mutfakta çay hazırlarken anneme döndüm.
“Elbette evleneceğim onunla,” dedim.
Babam gazeteden başını kaldırdı.
“Evet, küçük bir adamım. Ama yanında kendimi ilk defa güçlü hissediyorum. Bu sizin anlayabileceğiniz türden bir güç değil belki… ama benim için bu gerçek.”
Annem sustu. Gözlerini kaçırdı.
İlk kez, bir kararımı onların gözünde onaylatmaya çalışmıyordum.
Mallory geri döndüğünde, hiçbir şey söylemedim.
Sadece elini tuttum.
Sanki bu küçük hareketle, ona her şeyi anlatabiliyordum.
Üstteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz..