Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak

Bilgi: Klavye yön tuşlarını kullanarak galeri resimleri arasında geçiş yapabilirsiniz.

İnce, sade bir takım elbise giymiştim. Ne apoletim vardı omzumda


İnce, sade bir takım elbise giymiştim. Ne apoletim vardı omzumda, ne de bir üniforma. Sıradan bir vatandaş gibi oturdum sanık sandalyesine. Salondaki herkes bana kuşkuyla bakıyordu. Özellikle de karşı tarafın avukatı; sanki beni çoktan suçlu ilan etmişti gözleriyle. Oysa hiçbir şey göründüğü gibi değildi.
Suçlama ciddi görünüyordu: bir adamı sokakta darp ettiğim iddia ediliyordu. Şikayetçi, gösterişli bir adamdı. “Beni hiçbir neden olmadan dövdü. Gözü dönmüştü!” diyordu. Onu ilk kez orada görüyordum ama daha önce de böyle insanlarla karşılaşmıştım: bağırarak gerçeği bastırmaya çalışanlarla.
Hakim, gözlüklerinin ardından bana uzun uzun baktı. “Sanık, kendinizi tanıtın,” dedi.
Sakin bir sesle konuştum:
“Adım Alparslan Yavuz. Kimliğim dosyada. 52 yaşındayım. Emekliyim.”
“Sadece emekli misiniz? Ne meslekten emekli oldunuz?”
Salonda hafif bir uğultu oldu.
“Türk Silahlı Kuvvetleri’nden… Tuğgenerallikten emekliyim.”
O an mahkeme salonunda bir sessizlik oldu. Hakim bile yerinde doğruldu. Avukat, kalemini düşürdü. Karşı tarafın suratı aniden sarardı.
Hakim gözlerini bana dikti. “Tuğgeneral mi dediniz?”
“Evet efendim. Kimlik bilgilerimle teyit edebilirsiniz. Irak, Suriye ve Doğu Anadolu’da görev yaptım. 34 yıl boyunca vatanıma hizmet ettim. Hiçbir sabıkam yoktur. Bu ülkede namusla görev yapan bir asker olarak, bugün burada yalan bir iddiayla yargılanmaktan hicap duyuyorum.”
Avukat hemen atıldı. “Sayın hakim, biz bu bilgilere ulaşamadık…”
“Çünkü ben söylemedim,” dedim. “General unvanımı sakladım, çünkü bu dava hukuk önünde yürümeliydi. Üniformam değil, karakterim yargılanmalıydı.”
Hakim birkaç saniye sessiz kaldı. Sonra kaşlarını çattı. “Darp edildiğini söyleyen kişinin ifadesiyle, güvenlik kamerası görüntüleri çelişiyor. Görüntülerde siz yalnızca kendinizi savunuyorsunuz. Şikayetçinin ise ilk hamleyi yaptığı açık.”
Avukatın sesi kesilmişti. Hakim sertçe dosyayı kapattı.
“Sanık beraat etmiştir. Ayrıca şikayetçi hakkında yalan beyandan dolayı işlem yapılacaktır.”
Mahkeme bittiğinde salondan çıkarken herkesin bana başka gözlerle baktığını gördüm. Üniformam yoktu. Rütbem görünmüyordu. Ama onurum hâlâ dimdikti. Beni general yapan, sadece omzumdaki yıldızlar değil, adalet karşısındaki duruşumdu.
Ve o gün, adalet yerini buldu.

Üstteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz..


error: Content is protected !!