Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak

Bilgi: Klavye yön tuşlarını kullanarak galeri resimleri arasında geçiş yapabilirsiniz.

Evlenmeye karar verdik


Beş altı ay böyle geçti. Ama evimize hayırlı olsuna, ziyarete, yemeğe gelen herkes bizi küçük görmeye başladı…. Mobilyasız olmaz dediler. Yerde yemek istemeyen oldu. Dizim ağrıyor deyip bir daha gelmeyen oldu… Her gelen alın alın diyordu. Alın demeleri kolaydı. Ama neyle alacaktık? Eşim de bunları duyuyor ve görüyordu. Ama kazancımız yetmez diye yanaşmıyordu. Sonra ne olduysa ben dayanamadım artık. Ona illa mobilya takımı aldırdım. O da borca girdi. Artık eve iki saat geç geliyordu. Mesaiye kalıyordu. Olsun sabrettik. Beş altı ay sonra borcumuz bitti. Mobilya güzeldi. Hayırlı olsun diyorlardı. Eh bizim de hoşumuza gitti… . Bir kaç ay sonra bu sefer de mutfak masası istedim. Kocam onu da aldı. Yani aldırdım… Niyetim dedikodu olmasındı aslında. Kocam daha da geç kalmaya başladı. Zira iki saat fazladan kalmaya alışmıştı. Bunun da borcu bitti. İlk yemeklerimizi yedik. . Yatak odası almaya karar verdik. Herkes şöyle olsun, böyle olsun derken pahalı bir yatak odası takımı aldık…
Pahalı bir şeydi. Kocam artık eskisinden üç dört saat daha geç gelmeye başladı. Bunun borcu bir yıldan fazla sürdü… Artık kocam eskisi gibi eve gelmiyordu. Çok çalışmaya alışmış, ona göre de iş yoğunluğu olmuştu. Ben ise çok ileride fark edecektim ki, mobilyaya aşık olmaya başlamıştım. Evin diğer tüm eksiklerini aldırttım. Tabi üç dört yıl geçmiş, artık ilk zamanlarda aldığımız eşyalar eskimeye başladı. Bu sefer evimize gelenler, bunu hala kullanıyor musun, hala aynı koltuk mu? Gibi sözler söylüyorlardı….. . Evde yürüyecek yer yoktu. Çocuğumuz, mobilyalardan evin içinde yürüyemez olmuştu. Sonra evin dar olabileceğini düşündük. Bu sefer daha geniş bir eve kiraya çıktık. Kira artmıştı. Ama olsun, eşyalarımız sığıyordu. .. Ev ararken kendimize değil, eşyalarımıza ev arıyorduk.. Aradığımız, diğer değişle eşyalarımızın aradığı evi bulmuştuk. Fakat perde uymuyor, halılar küçük kalıyordu. Bu sefer sıra bunlara geldi… Kısaca aldıkta aldık. Tabi yeni bir şey olsun, aldığımız mobilya tanıdıklarımızda olmasın diye çok arıyorduk. Zaman israfı, para israfı cabası… Bitti mi? Yok! Araba serüveni başladı… Yıllarca yemedik arabaya yedirdik. İçmedik arabaya içirdik… Sonra mahalle baskısı ve başka nedenlerden dolayı ev almaya karar verdik. İşte bundan sonra evimizde ne tat ne huzur kaldı… . On yıllarca sürecek bir borca imza attıktan sonra kocam gece yarısı eve gelmeye başladı. İlk zamanlar onu bekliyordum. Sonra dayanamayıp yatmaya başladım. Ancak sabah olunca onun geldiğini fark ediyordum… Kendi evimize geçtik. Ama tadımız, tuzumuz, sevgimiz kalmamıştı. Robot gibi bir hayatımız vardı… Aylarca hafta sonları dahil kocamı evde görmedim. Hep çalıştı.. Çalıştı.. Çalıştı… . Hafta sonlarımız da elimizden gitti. Ama fark edememiştim. Ben, kocam eskisi gibi benimle ilgilenmiyor zannediyordum. Ama bilmiyordum ki, aslında benimle ilgilenecek zamanı kalmamıştı. Tüm zamanını benim mobilyalarım, halılarım, arabam, perdem, evim ve bitmek bilmeyen hırsıma harcamıştı.. Benimle değil, isteklerimle ilgileniyordu… Uzun hikaye… Ne mi oldu sonra? Kocam artık evi umursamaz oldu. İş yerinde kalmalar falan… Şüphelenmeye başladım. Aldatıyor muydu diye düşündüm. Eve geldiğinde elbiselerini karıştırıyor, kadın saçı arıyordum. Telefonunu alıp kurcalıyordum. Ama bir şey bulamadım. Üzerine gittim. Zorladım. Sonunda ağladı. İşten uzun zamandır çıkarıldığını, taksitleri ödemek için günlük, geçici işlerde çalıştığını, evin taksitlerini ödeyemediğini söyledi. Bir kaç defa intihar etmeye teşebbüs ettiğini ama ailesinin sefil olmaması için bundan vaz geçtiğini söyledi. Beraber ağladık. Ağlamakla borç ödenmiyordu. İcra mektubu geldi. Taksitleri epey geciktirdik. Banka evi icra yoluyla aldı. Bizi çıkarttı. Eşyalarımızın bir kısmını sattık. Diğer borcu arabayı satarak ödedik… . Sonra üç odalı evimize geri döndük. Yıllarca sıkıntıdan sonra eski evimize geri döndük. Dersimizi aldık. Aman ha size gelip de akıl verip para vermeyenlere aldanmayın. .. Onu al, bunu al diyen çok olacak. Ama bir kuruş para vermezler… Kazancınıza göre evde, kazancınıza göre arabada ve kazancınıza göre eşyada gözünüz olsun..”


Diğer Galeriler
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

error: Content is protected !!