şyalar yerinden oynamış, bazıları kırılmış ya da taşınmış gibidir. İlk başta bir hırsızlık olabileceğini düşünür ve tedirgin olur.
Koridordan ilerleyip oturma odasına girdiğinde daha da şoke edici bir manzarayla karşılaşır: Oturma odasında yabancı bir adam oturuyordur. Bu adam, onun eşiyle birlikte televizyon izlemekte ve gayet rahat davranmaktadır. Adam hem öfkeye hem de şaşkınlığa kapılır. Eşine bu durumun ne anlama geldiğini sorar. Eşi ise ilk başta bir bahaneyle durumu açıklamaya çalışır ama ortadaki gerçek apaçıktır: Kadın, kocasının yokluğunda başka bir adamla birlikte olmuştur.
Adamın öfkesi tavan yapar ancak derin bir nefes alıp olayları kavga çıkararak değil, daha soğukkanlı bir şekilde çözmeye karar verir. Önce yabancı adama evinden derhal çıkmasını söyler. Ancak adam pişkinlikle gitmek istemez, kendisini haklı çıkaracak cümleler kurmaya kalkar. Bu sırada evin çocukları da olaya tanık olur. Adam, çocuklarının önünde büyük bir kavga yaşanmasını istemez. Bu nedenle olabildiğince sakin kalmaya çalışır.
Kısa bir süre sonra, yabancı adam evden çıkmak zorunda kalır. Ev sahibi adam, eşine olan öfkesini kontrol ederek ona durumu açıklamasını ister. Eşi ise pişmanlık gösterir, af diler, kendisini savunmaya çalışır. Ancak adam çoktan kararını vermiştir. Onca yıllık emek, güven, sadakat duygusu tek bir ihanete kurban gitmiştir. Eşine evi terk etmesini ve çocuklarla yalnız kalmak istediğini söyler.
Hikâyenin sonunda adam, ihanete uğramanın verdiği derin acıya rağmen güçlü durmaya karar verir. Çocuklarına iyi bir baba olmaya devam edecektir. Bu olayın onu yıkmasına izin vermeyecektir. Evdeki düzeni, çocuklarının hayatını korumak için elinden geleni yapar. Yalnız kalsa da sadakatine, onuruna sahip çıkar. Hikâye, sadakatsizliğin bir ailede nasıl bir yıkım yaratabileceğini ve bir insanın onurunu korumak için nasıl güçlü durması gerektiğini anlatır.
Üstteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz..