Doğum zamanı geldiğinde de sınır tanımadı;
doktorların uyarılarını hiçe sayıp doğumhaneyi
bastı. Hemşire kızımı kucağıma verir vermez,
kayınvalidem bir çırpıda bebeği aldı ve sanki
kendi çocuğuymuş gibi sarıldı. Şok içinde
kalakaldım. Aradan bir hafta geçmişti ki, elinde
kalın bir zarfla çıkageldi. Hiç konuşmadan zarfı
oğluna uzattı. Eşim açtığında yüzü kapkaranlık
oldu, elleri titremeye başladı. Ne olduğunu
sorduğumda soğuk bir ifadeyle, “Toplanıp
çıkın. Sen ve çocuk bu evden gidiyorsunuz.
Size bir saat…” dedi.
Anladım ki zarf, sahte bir babalık testi
raporuydu; sonuçlarda eşimin baba olmadığı
yazıyordu. Kendimi anlatmaya çalıştım,
yalvardım, dinlemedi, O gece, taze doğmuş
bebeğimle birlikte yağmurun altında kapı
önüne konuldum. Birkaç hafta sonra bir
arkadaşım beni yanına aldı. Uykusuzluk ve
çaresizlik içinde kıvranırken içimde küçük bir
umut kıvılcımı yandı: gerçeği onaya
çıkarmalıydım. Sözde testin yapıldığı
laboratuvarı bulup yeniden analiz yaptırdım.
Sonuç gerçek babanın eşim olduğunu
söylüyordu ve önceki belgelerin sahte olduğu
anlaşıldı.
Üstteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz..