Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak

Bilgi: Klavye yön tuşlarını kullanarak galeri resimleri arasında geçiş yapabilirsiniz.

Eşim Konfeksiyon Ustası


Fatma abla, gözlerini yere indirerek yavaşça konuşmaya başladı.
“Zehra Hanım bu hafta biraz kötü durumda… Hastanedeymiş.”
O anda içimde tuhaf bir ürperti hissettim. Komşular arasında bir mırıldanma oldu. Herkes şaşkındı.
“Ne olmuş? Neyinden dolayı hastaneye yatmış ki?” diye sordu Ayşe Hanım.
Fatma abla duraksadı. Sanki ne söyleyeceğini tartıyordu. Sonra başını kaldırdı ve hepimize tek tek baktı.
“Zehra Hanım geçen hafta gece vakti fenalaşmış. Aniden bayılmış. Oğlu götürmüş hastaneye. Orada yapılan tetkiklerde… ilaç kullandığı tespit edilmiş.”
“Ne ilacı?” dedik hep bir ağızdan.
“Yani… sakinleştiriciymiş ama… doktorlar düzenli ve yüksek dozda alındığını söylemiş.”
İçimde bir şeyler kıpırdadı. Çünkü bu anlattığı bana tanıdık geliyordu. Eşim son zamanlarda çok daha sessiz, dalgın, yorgun görünüyordu. Belki… o da böyle bir şey yaşıyordu?
Fatma abla anlatmaya devam etti:
“Doktorlar, Zehra Hanım’ın bir süredir depresyonda olduğunu düşünüyormuş. Kimse fark etmemiş tabii. İçine ata ata bu hale gelmiş. Meğer eşiyle de araları hiç iyi değilmiş. Bizim hiç fark etmediğimiz şeyler varmış hayatında…”
Bir anda içim buz gibi oldu. Zehra Hanım’ın hikâyesi, sanki kendi hayatıma ayna tutuyordu.
Ben de son aylarda her şeyi içime atıyordum. Eşimle konuşamıyordum. Aynı evde iki yabancı gibi yaşıyorduk. Onun gözlerinin içine bakmayalı ne kadar zaman olmuştu?
Ama sonra aklıma tekrar o soru geldi:
Ya beni gerçekten aldatıyorsa?
Bu düşünceyi kafamdan atmaya çalıştım ama başaramadım. O gece eve dönerken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Kapıyı açtığımda içeride ışıklar yanmıyordu. Salonda televizyon açık ama kimse yoktu.
Yavaşça içeri girdim. Yatak odasına yöneldiğimde kapı yarı açıktı. Sessizce içeri baktım.
O oradaydı. Bilgisayar ekranına dalmış, farkında bile değildi.
Ama o an gözüme bir şey takıldı.
Bilgisayarın yanında, masanın kenarında duran bir not defteri vardı. Açık bir sayfasında, el yazısıyla yazılmış cümleler…
Ve en üstte, şu cümle:
“Artık bu evde nefes alamıyorum.”

Üstteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz..


error: Content is protected !!