Aile insanlık tarihinin en önemli müesseselerinden biridir, toplumun da temel yapı taşıdır. Yerine başka hiçbir kurum, ilişki veya bağ konulamayacak derecede mühimdir, kutsaldır. İlk insan Hz. Adem babamız ve Hz. Havva validemizden beri aile müessesesi vardır, olagelmiştir. Kadın ve erkekten oluşan aile, insan neslinin devamı için de vazgeçilmez bir role sahiptir. Aile toplumu bir arada huzur, kardeşlik içinde tutan bir çimentodur. Aile, huzur bulduğumuz, güven bulduğumuz ve kendimizi bulduğumuz en korunaklı limanımızdır. Aile, istikbalimizin temini olan çocukların da doğduğu, büyüdüğü bir yuvadır. Aile kadını koruyan, çocuğu büyüten, insanı yaşatan bir yapıdır.
Ailenin çöktüğü, çözüldüğü her toplum kökünden çürümeye, çökmeye mahkumdur. Aileye yönelik her türlü saldırıya karşı koymak hepimizin asli vazifesidir. Aileyi savunmak, insanı savunmaktır. Aileyi korumak, toplumu yaşatmaktır. Aileyi büyütmek, geleceği inşa etmektir.
“KÜLTÜR EMPERYALİZMİ AİLEYİ HACK’LEMEYE ÇALIŞIYOR”
Dünyada teknolojinin körüklediği büyük bir dönüşüm yaşanıyor. Küreselleşme ve modernleşme aile kurumunu da dönüştürüyor. Hayatımızın dijitalleşmesiyle birçok geleneksel kurum da anlam kaybına uğruyor. Toplum merkezli anlayışın temelini ben merkezli zihniyet alıyor. Bireysel özgürlükler ve çağdaşlaşma adına bizleri ayakta tutan manevi değerlerin örselendiğini görüyoruz. Kişisel konforu önceleyen yaşam biçimi toplumun kılcallarına doğru hızla sirayet ediyor. Küresel emperyalizmin aileyi hedef tahtasına koyduğunu müşahede ediyoruz. Kültür emperyalizmi aileyi hack’lemeye çalışmaktadır. Ailesinden koparılmış bireyin özgür olmasına imkan yoktur. İnsanlar popüler kültürün tüketim nesnesi haline gelmektedir. Özgürlük ambalajıyla sunulan aslında kölelik düzenidir.