Bakırhan, “Süreci yalnızca siyasi çıkarlar perspektifiyle okumak büyük bir yanlıştır. Bu mesele partiler üstüdür” diyerek kapsamlı bir demokratik mücadele zemini önerdi.
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, son dönemde artan operasyonlar, demokratik gerilimler ve hukuk ihlalleri ekseninde, “Sorunları Ayrı Ayrı Değil, Birlikte Aşabiliriz”
T24’e verdiği özel röportajda konuşan Bakırhan, Türkiye’nin demokratikleşme süreciyle Kürt meselesinin birbirinden bağımsız olmadığını, aksine birbirini tamamlayan iki temel başlık olduğunu belirtti. “Her birimiz kendi mahallemizde, kendi çeperimizde mücadele ettiğimiz müddetçe bu tür olumsuzluklarla karşılaşıyoruz,” diyen Bakırhan, ortak zeminde buluşmanın önemine dikkat çekti.
“Demokrasi, adalet, özgürlük gibi kavramlar; sadece belli kesimlerin değil, tüm toplumun ortak talebidir” vurgusunu yapan Bakırhan, farklı siyasi geleneklerin bu noktada birleşmemesinin, Türkiye’nin demokratikleşme çabalarını sekteye uğrattığını dile getirdi.
İmamoğlu’na Net Mesaj: “Masada CHP Olursa Hepimiz Kazanırız”
DEM Parti Eş Genel Başkanı, CHP liderliği ve İmamoğlu’nun tutumunu da değerlendirdi. Ekrem İmamoğlu’nun “süreci siyasi ikbal hesabıyla değerlendirmeyin” yönündeki açıklamasına cevap veren Bakırhan, bunun olaylara dar bir perspektiften bakmak anlamına geldiğini savundu.
İmamoğlu’nun şu anda yargı kıskacında olmasının nedenlerinden birinin “ayrı ayrı yerlerde durmak” olduğunu öne süren Bakırhan, şu ifadeleri kullandı:
“Sayın İmamoğlu’na şunu söylemek isterim: İçeride olmasının sebebi kendi çeperimizden bakmamızdır. Masada Cumhuriyet Halk Partisi olursa, belki de İmamoğlu dışarıda olacak. Belki de bütün siyasi tutsaklar dışarıda olacak. Çünkü hukuk olacak, demokrasi olacak, adalet olacak.”
Bakırhan’a göre bu masa sadece DEM Parti’nin ya da Kürt siyasetinin değil, 86 milyon yurttaşın geleceğini ilgilendiren bir müzakere ve demokratikleşme platformudur.
“Kürt Sorunu, Türkiye’nin Demokratik Geleceğinin Anahtarıdır”
Bakırhan, Kürt meselesinin çözümünü sadece bir etnik grup meselesi değil, Türkiye’nin demokratik yapısının ana ekseni olarak değerlendirdi. “Bu sorun AK Parti’den, MHP’den ya da CHP’den daha büyük ve kıymetlidir,” diyerek bu konuda dar siyasi çıkarların değil, geniş toplumsal faydanın esas alınması gerektiğini belirtti.
“Demokrasi diyorsak, halkın seçtiği irade yönetsin diyorsak, her şeye rağmen bu masayı tutmalıyız. Zorla oturmalıyız. Kimse minnetle ya da davetle değil, Türkiye’nin ihtiyacı olduğu için o masada yer almalı,” diyerek güçlü bir çağrı yaptı.
“Öcalan’ın Barış Mesajı Göz Ardı Edilmemeli”
Açıklamasının son bölümünde Abdullah Öcalan’ın geçmişteki “barış ve demokratik toplum” vurgusuna da dikkat çeken Bakırhan, bu söylemin sadece Kürtler için değil, tüm Türkiye için demokratikleşmenin kapısını aralayabileceğini savundu.
“Demokrasi olmadan barış olur mu? Barış olmadan adalet olur mu?” sorularını soran Bakırhan, mevcut kutuplaşmanın ve ötekileştirmenin aşılması için tüm siyasi aktörlerin elini taşın altına koyması gerektiğini ifade etti.
SONUÇ: Demokratik Müzakere, Geleceğin Anahtarı
Üstteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz..