
buyuk-hata-38127
BÜYÜK HATA
BÜYÜK HATA

BÜYÜK HATA
Benim adım Cemile. 45 yaşımdayım., Yıllar önce
eşimi kaybettim. Oğlum da evlenip İstanbul’a gidin
Köyde, koca evde tek başıma kalıverdim. Genelde
Komşularımla vakit geçiririm, çoğu zamanda yalnızı
evde.. Bazı internet sitelerine girmiştim meraktan,
bir kaçgün sonra Telefonumun ekranına bir bildiri
düştü: “Merhaba, tanışabilir miyiz?” Adı Mert’ti,
Profilinde gencecik, yakışıklı bir gençti… İlk başta
yanlışlıkla yazdı sandım. Ama yok… beni bilerekbulmuş “Çok zarif ve asil görünüyorsunuz” dedi. Ne yalan söyleyeyim…Bu sözler çok hoşuma gitti..
dayanamadım bende cevap verdim.— Günler geçti. Konuşmalar ilerledi. Geceler boyu hertürlü
sohbet ettik. Sabahları “günaydın güzel kadın” Akşamları “‘iyi geceler meleğim” derdi. Şiirler yazdı.
Sesimi duymak için aradı. Ayıptır söylemesi arma… benimde her söyledği hoşuma gidiyordu
etkileniyordum. Sonra bir gün,… Ayten’im olur musun?” dedi. çok heycanlandım… Beni yanına çağırdı
— İstanbul’a gittim. Beni karşıladı Üç günlüğüne bir otelde kaldık. Sanki yıllardır birbirimizi
tanıyorduk. Ve evet… Her şeyi yaşadım onunla. dibine kadar kadın olduğumu hissettirdi bana. Bana
kalsa daha fazla kalırdım ama artık geri dönmem gerektiğini söyledi bana işlerim var daha çok
görüşeceğiz seninle dedi. Ama sanki bi soğukluk vardı sesinde, ayrılırken ben ona sımsıkı sarıldım
ama o bana benim gibi sarılmadı sanki beni çabucak göndermek istiyordu. Otobüse bindim yerime
oturdum camdan tam ona bakacaktımki çoktan arkasını dönmüş gidiyordu bile… Yaarım saat sonra
telefonumun ekranı titredi. Bir mesaj: “Ayten, sana söylemem gereken bir şey var.” Gülümsedim. Ne
söyleyecek ki daha? Belki “özledim” diyecek. Belki yeniden görüşmek isteyecek. Derken bir resim attı,
Ellerim titredi… Açmaya korktum ama açtım, Etraf karardı. O an çünkü gelen benim resmimdi. otelde
çekmiş. sonra bir mesaj daha geldi, “sen asıl şimdi atacağım videoyu izle” yazıyordu… hemen
ardından video geldi…Üstteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş
Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz.

BÜYÜK HATA
Gözlerim dondu kaldı. Ellerim titriyor, kalbim küt küt değil… Yere çakılırcasına atıyordu, Sanki içime
bir buz kütlesi oturdu. Bacaklarım uyuştu, boğazıma koca bir taş düğümlendi. Gözyaşım bile akamadı
o an. O resme bir daha baktım. Bendim. Benim mahremim, Benim en kırılgan halim… Ve altına
yazdığı o cümle: “Senin gibi asil bir kadının böyle görünmesini ister misin, Ayten?” Kırk yıllık ömrümde
kimse böyle aşağılamamıştı beni. Ben ona kalbimi verdim… O ise kamerasını. — O gün ne
uyuyabildim ne yiyebildim. Sabaha kadar ekranı açık tuttum. Ve mesajlar ardı ardına geldi: — “Şimdi
iyi düşün Ayten. Bu görüntüler oğluna gitmesin istiyorsan…”
“Destek olacaksın bana. Az bir şey
değil…” — “Senin gibi dul bir kadının internette neler yapabileceğini bir bilsen…” Başta anlamadım.
Ama günler geçtikçe öğrendim ne demek istediğini: Para. Tehdit. Susturma. Sömürme. — ilk başta
banka hesabımdaki üç beş kuruşla kurtulurum sandım. O da onu bekliyordu zaten. Havale ettim.
Arkasından bir daha istedi… Sonra altınlarım… Sonra oğlumun bana bıraktığı emanet hesap bile, Tüm
yaşanmışlıklarım, Anılarımın değdiği her emanet, Bir bir elimden kaydı gitti… Ama içimde daha acı
veren bir şey vardı: Kendimden utanmam. Ben Ayten… Bir telefon ekranına sevdamı koydum, Bir
yabancıya inandım. Gençliğime değil, Kadınlığıma duyduğum hasrete yenildim… — En sonunda ne mi
oldu? Bir sabah kapım çaldı. Oğlum gelmişti. Elinde bankadan gelen dekontlarla. Telefon
konuşmalarımı kaydetmiş. Kayıtlara ulaşmış. Her şeyi öğrenmiş… Evin ortasında ağlamaya başladım.
Kendimi yere attım. “Bana kızma oğlum… ben sadece biriyle konuşmak istemiştim… sıcak bir
‘günaydın’ için verdim her şeyimi…” dedim, Oğlum sustu. Ne bağırdı, ne çağırdı, Sadece yaklaştı,
oturdu yanıma. Bir mendil uzattı. Ve dedi ki: “Anne… sen suçlu değilsin. İnsan olmak suç değil. Ama
bunu yapan herif, cezasını çekecek,” — Sonrası mı? Karakol, savcılık, mahkeme… Mert denen o adam
başka isimlerle onlarca kadını dolandırmış. Kimini mahvetmiş, kimini susturmuş. Ben şikayetçi
oldum. Oğlum yanımdaydı. İlk defa bu kadar güçlü hissettim. O resimler mi? Artık umurumda değil.
Çünkü artık utanmıyorum. Ben aşık oldum, Ben kandım… Ama bir suçluya değil, bir duyguma
inandım. Ve biliyor musun? Bugün yine aynaya bakıyorum. Yine gözlerimin içi gülüyor, Ama artık bir
farkla: Kendime daha sıkı sarılıyorum. — SON (Ayten’in hikâyesi gerçek birçok kadının sesi olabilir. Bu
yaşta da, bu çağda da kandırılmak değil; utanılacak olan susturulmak ve yalnız bırakılmaktır, Ayten
susmadı, Susmamalıydı da…)