Birkaç hafta önce vefat eden Ali Bey’in cenazesi, şehir mezarlığında toprağa verilmişti. Ardında ailesini, bir de en sadık dostu olan Max adındaki köpeğini bırakmıştı. Max, onunla yıllarını geçirmişti; yaşlı adam yürüyemez hale geldiğinde bile baş ucundan ayrılmayan tek varlıktı.
Cenazeden birkaç gün sonra, mezarlık yönetimi Ali Bey’in oğlunu aradı:
“Babanızın mezarında bir köpek sürekli çukur kazıyor, gelenleri havlayarak uzaklaştırıyor.”
Oğlu mezarlığa gittiğinde tanıdık bir çift gözle karşılaştı. Max’ti bu. Titriyordu, halsizdi… ama hala babasının mezarının başında bekliyordu. Herkes onu oradan uzaklaştırmak istese de Max izin vermiyordu. Sanki bir şeyi koruyordu.
Oğlu Max’i eve götürdü ama köpek iki gün sonra tekrar kaçtı ve mezarlığa döndü.
Bu defa oğul, direnmeyi bıraktı.
Max her gün mezarın başında oturdu, yemek getirildi ama dokunmadı. Kimseyi yaklaştırmadı. Sadece gözlerini toprağa dikmiş halde bekliyordu.
Sanki… bir şey anlatmak istiyordu.
Bir hafta sonra…
Aile, bu garip durumdan şüphelendi. Özellikle Max’in davranışları… sadece yas değil, uyarı gibiydi.
Ve en sonunda oğul kararı verdi:
“Babamın mezarını açtırmak istiyorum.”
İzin alındı. Görevliler hazırlandı. Mezar açıldı.
Ama içi boştaydı.
Ne tabut vardı, ne ceset.
Sadece çökmüş toprak, bir köpeğin pençeleriyle çizilmiş izler ve… eski bir deri cüzdan.
Cüzdanın içinden çıkan şey herkesin yüreğini buz gibi etti:
Ali Bey’e ait olmayan belgeler…
Farklı bir isim, farklı bir kimlik… ve birkaç eski fotoğraf.
Max hâlâ mezarın başındaydı.
Bir görevli yaklaştığında Max kazdığı çukurun yanına oturdu ve pençesiyle toprağı tekrar işaret etti. Orada… derine gömülmüş bir şey daha vardı.
Ali Bey oraya gömülmemişti.
Ama başka biri gömülmüş olabilir miydi?
Sonrası mı?
Soruşturma başlatıldı. Ceset bulunamadı ama çıkan belgeler ve cüzdan, yıllar önce kaybolmuş bir iş adamının kimliğiyle eşleşti.
Ali Bey olarak bilinen adamın geçmişi sahteydi.
Ve Max… sadık köpek değil sadece — tanık olmuştu.
Üstteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz..