Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak

Bilgi: Klavye yön tuşlarını kullanarak galeri resimleri arasında geçiş yapabilirsiniz.

Bir Orta Doğu sosyetesi kadrosunun bir araya geldiği lüks bir restoranda ortam


Masada çalışan zarif ve sakin bir garson kadının, arkadaşı gözükmese de geçmişinde Doğu bilgini olan bir ailede büyüdüğü ve Arapçayı çocukluğundan beri kusursuz konuştuğu bilinmiyordu. Dubai’de yaşayan kadın, hasta annesini ayakta tutabilmek için iki işte birden çalışıyordu.
O akşam kahve servisi yaparken, şeyhin ve çevresindekilerin aşağılayıcı fısıltılarına şahit oldu. Kimse bir şey söylemedi; profesyonelliğini koruyarak hizmetine devam etti. Ancak şeyh, herkesi küçük düşürme niyetiyle yüksek sesle şu sözleri sarf etti:
— “Bu Batılı garson, kirli elleriyle camıma dokunmaya bile layık değil.”
Salon kahkahaya boğulmuştu. Garson sessizliğini korurken, şeyh onun Arapçayı anlamadığına inanıyordu. Derken, bir anda tepsiyle masaya ilerleyen kadın, mükemmel Arapçayla şu sözleri dile getirdi:
“من يهين امرأة على طعامه، يهين شرفه قبل ضيوفه.”
“Kim bir kadını sofrada küçük düşürürse, misafirlerinden önce kendi onurunu rencide eder.”
O anda ortam bir anda buz tuttu. Gülüşler sustu, şeyhin yüzü şaşkınlıkla dondu. Geceyi sessiz bir tokluk içinde geçirdiler; hiç kimse yüksek sesle konuşmaya cesaret edemedi. Garsonun sözleri, salonun üzerine asılı bir tok cümle gibi duruyordu.
Yemek sona erdiğinde şeyh, sadece cömert bir bahşiş değil, daha fazlasını da yaptı. Masadan kalkıp kadının yanına gitti:
— “Affet beni,” diye fısıldadı. “Bu gösterişli ortamda insanlığı unuttum. Arapçayı bu kadar akıcı konuşabilmen nasıl mümkün?”
Güzel bir sakinlikle kadın, evlat edinilmiş olmasının yanında, kendisini Doğu bilgini gibi yetiştirmiş bir babanın kızı olduğunu anlattı. Şeyh, ona bakarak düşündü ve dedi ki:
— “Böyle bir yetenek tepsilerin arasında kaybolmamalı. İstersen, seni çevirmen olarak yanında çalışmaya davet ediyorum.”
İşte bu teklif, kadının hayal bile edemediği yeni bir sayfanın başlangıcı oldu.

Üstteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz..


error: Content is protected !!