Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak

Bilgi: Klavye yön tuşlarını kullanarak galeri resimleri arasında geçiş yapabilirsiniz.

Ama her doğum gününde mutlaka çikolata götürdüm


Hayır çikolata parası lâzım.
Bülent, dilencinin espri yaptığını sandı, o da bir latifeyle cevap verdi: “Siz ekmek bulamayınca çikolata mı yiyorsunuz?”
– Hayır; ekmek bulamadığımız günler bulgur pilavı yeriz. Onu da bulamazsak aç yatarız.
Bülent, adamın ciddi mi konuştuğunu, yoksa dalga mı geçtiğini ayırt edemiyordu.
– Bu bir kamera şakası mı?
Bugün karnınız doydu, üzerine tatlı mı istedi canınız.
– Bugün karımın yaş günü. Ona çikolata götürmek istiyorum. Her doğum gününde mutlaka çikolata alırım.
Bülent’in aklına kendi karısı geldi. Kavga etmişlerdi; kapıyı vurup çıkmıştı. Kendisinden bir çikolata parası isteyen adamı sorgulamaya devam etti:
– Borç alacak akraban filan yok mu?
– Fakirin akrabaları da fakir olur beyim. Para bulurlarsa kendi karınlarını doyururlar.
– Dilenecek kadar çok mu seviyorsun karını?
– 30 yılımı aydınlattı o benim. Geçen yıllar sevgimi azaltmadığı gibi arttırdı.
– Söyle o zaman nedir evlilikte mutluluğun sırrı? Sevdiğim kadınla evlendim fakat mutlu değilim. Sürekli kavga ediyoruz. Evimiz, arabamız, her şeyimiz var. Senin hiçbir şeyin yok ama mutlusun.
– Hiçbir şeyim yok mu? Hayır, benim her şeyim var. Benim karım her şeyim. Sevgilim, eşim, arkadaşım, yoldaşım. Sizin ev, araba dediğiniz şeyler aslında hiçbir şey. Altın tasın, kan kusana faydası yoktur beyim. Sen kadın ruhunu hiç anlamamışsın. Bir kadın kocasının her şeyi olduğunu bildiğinde ancak mutludur. Ben karıma değerli hiçbir şey alamıyorum ama, ona benim için ne kadar değerli olduğunu hissettiriyorum.
– Bir kadına değerli olduğu nasıl hissettirilir?
– Her kadının içinde bir küçük kız vardır. O kızı ne kadar çok sever, ne kadar mutlu edersen, kadın da o kadar mutlu olur.
– Nasıl yani?
– Küçük kızlar neden hoşlanır bir düşünün. Beğenilmek, ilgi görmek isterler, güzel olduklarını duymaya bayılırlar, prenses olmayı hayal ederler. Sürprizlerden hoşlanırlar. Şımartılmayı arzu ederler, iltifat beklerler… Ben 50 yaşındaki karıma böyle davranıyorum; ona “Bebeğim” diye hitap ediyorum.
Bülent, biraz düşünür “Ama” diye itiraz eder, “Benim karım çok ciddi, onda küçük bir kız havası yok.”
– Sen öyle san… Küçük kızlar büyüdükleri zaman sevgi ve ilgi istemeye utanırlar ama beklerler. O küçük kızı mutlu ettiğinde karşılığını fazlasıyla alırsın. Zaten karısı mutlu olmayan erkek de huzur ve saadeti bulamaz. Düşünsene somurtkan, sürekli söylenen biriyle yolculuğa çıksan ne kadar sıkılırsın? Hediye alıp, onu mutlu ederim diye düşünme. Hediyenin yanına sevgini katmazsan, verdiğin şeyin bir kıymeti kalmaz. Benim hiçbir zaman çok param olmadı. Ona bir pırlanta gerdanlık alamadım ama, hep öpücüklerle sevdim boynunu. Hiçbir zaman ipek elbiseler giydiremedim fakat, yumuşacık sardım bedenini ve mutlu ettim onu.
Bülent, karısına pasta alması için adama para verdi. Eve döndüğünde, öğrendiklerini hemen uygulamaya soktu. Bir tabak meyveyi eşine ikram etti. “Bunlar dünyanın en şanslı meyveleri” dedi. Karısı cevap bile vermedi. Bülent, üsteledi, “Sorsana niye?”
– Niye?

error: Content is protected !!