
Her akşam, kocamın kendini banyoya kapatması, rutinimiz haline gelmişti. İlk başlarda bu durumu pek önemsememiş, ona biraz yalnızlık ve kişisel zaman tanıdığımı düşünmüştüm. Ancak zamanla, bu saatlerin ardında bir şeylerin döndüğünden şüphe etmeye başladım; bu sıradan bir kaçış mıydı, yoksa başka bir şeyin peşinde miydi? Bir gece, içimdeki merak dayanılmaz hale geldi. Bir el feneri alıp onun gizli sığınağına doğru yola çıktım. Kapıyı yavaşça itip, dikkatlice banyoya girdim. Duvardaki fayansların arasında bir delik fark ettiğimde yüreğim yerinden fırlayacak gibi oldu; içimden bir ses, burada çok gizli bir şey olduğunu fısıldıyordu. Bu delikten içeri baktığımda, tuhaf çuvallar ve garip kokular beni karşılıyordu.

Baktığım an, ruhumda bir soğuk rüzgar eser gibi oldu. O delikten çıkan karanlık, yıllardır görmediğim bir yüz ile buluşmuştu. Kocamın ardında sakladığı sırlar, yalnızca onun hayatını değil, benim dünyamı da tehdit ediyordu. Şimdi, bu bilinmeyenin pençesinde, hangi yola gideceğimi bilemez haldeydim. Onun neye dair yalanlar söylediğini ve hayatımızda ne tür bir boşluğu sakladığını düşünürken, kaybettiğim güven ve huzur gittikçe ağırlaştı. Her şey bir delikten başlayarak, düşlerimin sınırlarını zorlayan bir gerçeğe dönüştü. Belki de, sırların en karanlık olanları, en sevdiklerimizle aramızda örülen en ince iplerden oluşuyordu. Kendi içimde bir fırtına koptu; bu durum beni hem korkutuyor hem de özgürleştiriyordu. Ne zaman kendimi bu sırların ağına düşmüş bulsam, aradığım gerçeğin beni ne denli değiştirebileceğini düşündüm. Artık bir şeylerin değişme zamanı gelmişti, ama bunun bedeli ne olacaktı?