Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Sponsorlu İçerikler

Emel Sayın yıllar sonra sinema kariyerine neden ara verdiğini açıkladı

Sponsorlu İçerikler

Sayın, bu durumun ardından sinemaya küstüğünü söyledi. “O kadar üzüldüm ki… Kimseye derdimi anlatamadım ve o gün küstüm. Bir daha film yapmıyorum ben dedim,” diyerek, bu çarpıtılmış haberlerin yarattığı toplumsal baskının sinema kariyerine dönmesine engel olduğunu belirtti.
Bu açıklama sanat dünyasında geniş yankı uyandırdı. Yeşilçam döneminde “ünlü olma” ve “görüntüye çıkma” olgusu, sanatçıların özel hayatları ve sahne hareketleriyle hem medyanın hem toplumun yorumlarının odağıydı. Özellikle kadın sanatçılar için sahne, hem estetik bir ifade alanı hem de sosyal sınırların test edildiği bir mecra haline geliyordu. Emel Sayın’ın yaşadıkları da bu sınırların ne kadar dar olduğunu ve toplumun beklentisinin sanatkar üzerinde nasıl baskılar oluşturabildiğini gösteriyor.
Eleştirilerde “sansasyon haberciliği”, “etik sınırların aşılması” ve “kişisel mahremiyetin ihlali” gibi kavramlar ön plana çıktı. Sayın’ın isteği, sahnenin özenle korunması, kamera açıları ve set görünürlüğünün kontrol edilmesi yönündeydi. Ancak çarpıtılan haberler sayesinde, sahne bağımsızlaşmış; asıl önerilen estetik çerçeve kaybolmuş, sansasyonel yorumlar üzerinden bir kamuoyu baskısı oluşmuş.
Sayın’ın sinemayı bırakma kararı, sadece kişisel bir kırgınlık değil; Yeşilçam’ın dönemin kadına bakış açısının, sansasyon ve dedikodu eksenli medya reflekslerinin sanatçılar üzerinde yarattığı yıpranmanın somut bir örneği olarak değerlendirildi. O güne kadar pek çok film çekmiş, pek çok sahneye cesurca imza atmış bir sanatçının, bir sahne çarpıtılması yüzünden kariyerine ara vermesi, sinemayla medya arasındaki hassas i-l-i-şkiyi de yeniden tartışmaya açtı.
gunboyugazetesi.com.tr
Bugün dönüp bakıldığında, bu itiraf sadece eski bir sanat hikayesi değil; sanatçının sesini, duruşunu korumanın, kamusal algı tarafından belirlenmeyen bir sanat çizgisinin ne kadar değerli olduğunun göstergesi. Ve Emel Sayın’ın o gün “Bir daha film yapmıyorum” demesinde olduğu gibi; bazen bir single sahne, bir haber ifadesi, bir çarpıtma kariyerin yönünü belirleyebiliyor.

Sponsorlu İçerikler
Diğer Galeriler
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

error: Content is protected !!