Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak


Bilgi: Klavye yön tuşlarını kullanarak galeri resimleri arasında geçiş yapabilirsiniz.

Gözlerimi kapatıp tek bir nefes aldım


— “Baba, sizi bekliyor mu?”
Kaçamak bir bakış attım. Üç gündür aramadığı, odada tepkisiz bakan hemşireler, gelip gelmemesi… Hiçbir parmağım cevap veremedi.
Evden içeri girdiğimde, önce dumanın kokusu. Orada değildi. Yataklarına yatırdım onları—derin bir ağıtla, asla yalnız bırakmayacağıma yemin ederek. Fakat o anda koridordan yankılanan bir sesle donup kaldım; kapı yarı açık, sanki biri sessizce içeri girmiş gibi.
Sonrası; gece, gündüz demeden süren uykusuzluklar, emzirmek, sakinleştirmek, tekrar başlamak. Bense ayakta durabilmek için sadece onların varlığına tutunuyordum. Nihayet telefonuyla ulaştım—“Meşgulüm,” diye geçiştirdi sadece.
İyileşme çağrısı beklerken, komşum Rosa teyze yetişti. “Güçlüsün, ama yemek de ye; düşersin,” diyerek sıcak yemek getirdi, bazen bebeklere bakıp nefes almamı sağladı.
Bir ay sonra geldiğinde… sarhoştu. Küçük bir kinle, “Yine kurtarabiliyor musun?” diyecek kadar ileri gitmişti. “Hiç bana benzemiyorlar bile,” dediğinde, sabrım tükendi. “Defolup git,” dedim, kapıyı sertçe çarpıp çıktı.
O andan itibaren beklemedim. Sadece onların güvenli dünyasını inşa etmeye başladım. Bir sabah doktor randevusuna giderken, beni doğumdan aldığında getiren taksici karşımdaydı. “Küçük yolcular nasıl bugün?” diye sordu gülümseyerek. Adı Julien’di.
Aylar içinde hayatımıza sessiz adımlarla girdi. Bazen kapıma bırakılan alışveriş çantası, bazen bebeği taşımaya uzanan nazik bir el… “Bu acıma değil, sadece insanlık,” demişti bir gün.
Zamanla çocuklar ona gülüp bakmaya başladı. Anneceler gibi, beklemeyen bir sevgiyle…
O geri gelmek istediğinde kapıyı kapattım. Çocuklar, sevgi dolu bir yuva bulmuştu artık.
Yıllar geçti. Onların ilk adımlarına, ilk kelimelerine, ilk kahkahalarına birlikte tanıklık ettik. Bir gün bana sadece “Sizi her şeyden çok seviyorum,” dediğinde, anladım ki kalbim yeni sahibini bulmuştu.

Üstteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz..


error: Content is protected !!