Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak

Bilgi: Klavye yön tuşlarını kullanarak galeri resimleri arasında geçiş yapabilirsiniz.

Benim adım Elif


Siyah arabayla o konağa getirildiğimde, kalbim zaten göğsümden fırlayacak gibiydi. Adam beni içeri soktu, üst kata çıkardı. Kapıyı açtığında gördüğüm manzara, nefesimi kesmişti:
Odanın ortasında eski bir sandık duruyordu. Sandığın üzerinde sararmış bir fotoğraf vardı. Fotoğrafın içinde ben, kundağa sarılı minicik bir bebek… Yanımda genç bir kadın. Gözleri benimkine tıpatıp aynıydı.
“Bu… annem mi?” diye sordum, sesim titreyerek.
Adam başını yavaşça salladı.
“Evet Elif. O kadın senin annen. Ama sana bırakacağı şey yalnızca sevgisi değil… aynı zamanda kaderin.”
Titreyen ellerimle sandığın kilidine uzandım. İçimde fırtınalar kopuyordu. Kilit açıldığında sandığın kapağı ağır bir gıcırtıyla aralandı. İçinde bir tomar mektup ve kan kırmızısı bir kolye vardı.
Mektupları açtığımda gözlerimden yaşlar boşaldı. Annem, beni terk etmediğini, zorla ayrıldığını yazmıştı. O gece peşimde olan insanlar yüzünden beni yetimhaneye bırakmak zorunda kalmış. Ama her satırında aynı cümle vardı:
“Bir gün seni bulacaklar Elif. Ve o zaman ya güçlü olursun… ya da yok olursun.”
Kolye ise kan kırmızısı bir taşla süslenmişti. Adam, kolyeyi bana uzatırken gözlerinde karanlık bir parıltı vardı.
“Bu senin mirasın. Onu takarsan, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.”
Kalbim deli gibi çarpıyordu. Ellerim titreyerek kolyeyi boynuma geçirdim. Tam o an… bütün odanın ışıkları söndü.
Bir anlık sessizlikten sonra adamın sesi yankılandı:
“Artık sırların kızı sensin. Ve bu, daha başlangıç.”
O an içimde korku, öfke ve inanılmaz bir güç birbirine karıştı. Artık yalnız bir yetim değildim. Artık annemin mirasını taşıyan, gerçeği öğrenmiş bir kızdım.
Demir kapının ardında başlayan hikâyem… o gece bambaşka bir kapının önünde yeniden yazıldı.
Ve ben biliyordum: Bundan sonra benim adım, sadece Elif olmayacaktı.

Üstteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz..


error: Content is protected !!