Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak

Bilgi: Klavye yön tuşlarını kullanarak galeri resimleri arasında geçiş yapabilirsiniz.

Pazar sabahıydı. Cemaatin ayak sesleri, ahşap sıralardan gelen iniltiler eşliğinde


O an, çocukluğumun kalıbı—“mabet ortamında sade olunmalı”—aklımın içinde kıpırdandı. Dua saatinde, gözüm onun üzerine takılı kaldı; ama saygı dahilinde bakıyordum işte.
Ayini bitirip insanlar dağılırken, cesaretimi toplayıp yanına gittim. “Belki… şöyle bir öneri…” cümlesi ağzımda kıvrıldı; nazikçe, belki biraz ketum bir biçimde söyledim: “Burası kutsal bir yer… belki bir dahakine biraz daha sade bir şey giyebilirsin?”
Karşısında dururken, bakışları tuhaftı; sanki bana bir şakanın ortasında olduğumu düşündürtüyordu. Sonra, nefes kesici bir cümleyle cevap verdi:
— “Görünüşüm senin meselelerin arasında değil.”
Bu iki kelime, havayı baştan aşağı değiştirdi. İlk başta bir çarpılma yaşadım; ama ardından—içimde bir sarsıntı. Gerçekten beni rahatsız eden neydi? Giysileri mi, yoksa o kalıplaşmış yargılarım mı? Kendi inanç dünyamda kırılmalar oldu o anda.
Etraf sessiz kaldı; sessizliğin içinde düşüncelerim çalkalandı. “İbadetin özü ne?” sorusu kıvrıldı zihnime. Sözlerin sahte prestiji mi? Yoksa samimiyetin kendisi mi?
Daha önce “modaya uygun” diye tanımladığım idealler, şimdi silikleşiyordu. Dövme, piercing, canlı renkler—bunların hepsi özgürlüğün, kendin olmanın dilindeydi. Ve bu dil, ibadetle çelişir mi? Belki de hayır.
Cemaatin birleştirici yanı budur belki: tek tipleştirmek değil, farklı hayatların bir araya gelmesi. Kutsal olan, kalpten gelen niyettir, dışarıdan görünen değil.
O kadın orada durdu; bir yargı kıyafeti giymemişti, ruhunu taşıyordu sanki. Ben ise, ilk anın o rahatsız edici düşüncesine karşın, bir kırılmanın kıyısına gelmiştim—önyargılarımın ötesine geçmeye hazırlanıyordum.

Üstteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz..


error: Content is protected !!