Evliliğimin ilk yılında fark ettim ki, bu evde sadece kocamla değil, onun ailesiyle de evlenmişim. Ve ne zaman bir sorun çıksa, suç hep bana kalıyordu.
Görümcem Elif… Evin gözbebeği, annesinin prensesi. Evli değil, bizimle aynı şehirde yaşıyor ve sık sık kayınvalidemin evine gelirdi. Ne zaman orada buluşsak, ince ince iğnelemeler başlardı.
“Sen pilavı böyle mi yapıyorsun?”
“Annemin evi gibi düzenli değil ama neyse…”
“Abim eskiden daha güler yüzlüydü, ne oldu acaba?”
İlk başta gülümsedim. Yuttum. “Belki alışamadı,” dedim içimden. Ama her lafı, her bakışı, zamanla beni evin yabancısı gibi hissettirdi.
Kayınvalidem mi? O hep Elif’in tarafındaydı. Ne derse doğru, ne yaparsa haklıydı. Bir keresinde Elif doğrudan bana “Sen bizim aile yapımıza pek uygun değilsin” dedi. Sessiz kaldım. Ama içim yandı.
En çok da eşimin sessizliği canımı acıttı. “Boş ver, takılma,” demekten öteye geçmiyordu. Oysa ben her gün biraz daha yalnızlaşıyordum.
Bir gün patladım. Pazar kahvaltısında herkes sofradayken Elif yine laf sokmaya başladı.
“Sen yumurtayı fazla pişirmişsin, abim az pişmiş severdi eskiden.”
O an dayanamayıp söyledim:
“Elif, bir şey demek istiyorum. Ben bu evde eşimle bir hayat kurmaya çalışıyorum. Sürekli eleştirilmek, küçümsenmek, dışlanmak beni yoruyor. Sessiz kaldım, hep aile barışını korumak istedim. Ama artık susmak istemiyorum.”
Masada sessizlik oldu. Gözler kayınvalideme döndü. O da ilk kez gözlerini kaçırmadı. Bir süre sonra konuştu:
“Elif… bazen haddini aşıyorsun. Bu evin gelini o. Ve bizim parçamız. Senin gibi.”
İnanamadım. İlk kez kayınvalidem beni savunmuştu.
Elif bir şey demedi. Belki şoktan, belki ilk kez karşısında duran biri olduğu için.
O gün sonra işler kolay mı oldu? Hayır. Ama o masa başında ben suskun değil, ayakta kalmayı seçtim.
Ve o gün şunu anladım:
Bazı ilişkiler savaşarak değil, kendini savunarak şekillenir
Üstteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz..