Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak

Bilgi: Klavye yön tuşlarını kullanarak galeri resimleri arasında geçiş yapabilirsiniz.

Annem Tadilat Yaptırdığını Söyledi Ama


Mia’nın annesi, evin tadilatta olduğunu iddia ederek üç uzun ay boyunca uzak durması konusunda ısrar etti. Mia ilk başta bahaneyi kabul etti; sonuçta kariyeri onu meşgul ediyordu ve annesi her zaman son derece bağımsız bir insandı. Fakat zaman geçtikçe bir tuhaflık hissetti. Annesinin telefondaki sesi giderek daha ince, daha mesafeli geliyordu. Bahaneler belirsizleşti ve günde bir kez yapılan aramalar tuhaf sessizliklere dönüştü. Mia’yı giderek artan bir huzursuzluk hissi kemiriyordu, ta ki bir sabah bu histen kurtulamayarak arabasına binip doğruca çocukluğunun geçtiği eve gidene kadar.
Vardığında bahçe otlarla kaplı, posta kutusu doluydu. Normalde sıkıca kilitli olan ön kapı, dokunuşuyla açılıyordu. İçerisi, ev bakımlıydı – fazla bakımlıydı. Toz yok, alet yok, plastik kaplı mobilya yok – herhangi bir tadilat belirtisi yok. İçerideki sessizlik ağırdı. Mia seslendi, sesi merdivenlerde yankılanıyordu. Tam o sırada yatak odasından gelen hafif bir hışırtı duydu. Kapıyı itti ve dünyası durdu. Orada, yastık yığınına yaslanmış annesi oturuyordu – kel, zayıf ve kat kat battaniyelere sarınmış. Gözleri yaşlarla dolu bir şekilde fısıldadı, “Mia… beni böyle görmemeliydin.”
Annesi, Mia’nın endişelenmesini veya kariyerinden kopuk hissetmesini istemediği için gizlice kanserle mücadele ediyordu. Hastalığını yalanların ve sessizliğin ardına saklamış, bir yük olmaktansa yalnızlığı seçmişti. Ama Mia için yalan, gerçeklerden daha acı vericiydi. Annesinin yanına diz çöktü ve gözyaşları içinde, “Asla bir yük olamazsın. Burada olmalıydım. Burada olmak istiyorum ,” dedi. O andan itibaren Mia, toplantı odalarını başucu bakımıyla, hırsı da varlığıyla değiştirerek geri döndü.
Annesinin hayatının son ayları, ikisinin de beklemediği ama ikisinin de çok değer verdiği bir dönemdi. Hikayeler paylaştılar, basit yemekler pişirdiler, eski fotoğraflara bakıp ağladılar ve yıllardır hiç olmadığı kadar güldüler. Annesi kollarında vefat ettiğinde, bunu sevgiyle sarılmıştı. Mia, kaçırdığı tek bir teslim tarihinden bile pişman değildi; çünkü o son değerli anlarda, yanında olmuştu. Ve gerçek sevginin kolay olanı yapmak olmadığını öğrendi. Canı yansa bile yanında olmak demekti.

Üstteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz..


error: Content is protected !!