Oğlunun sesi odayı doldurunca, bir an sessizlik oldu. Gelin başını eğip sükunet içinde geri çekildi, odayı terk etti. Oğlunun gözlerinde öfke ve şaşkınlık vardı. “Baba,” dedi hafifçe bir tonla, “ellerini göster.” Titreyen ellerini uzattım ona, kızarmış, sıcak sudan yanmıştı. Oğlum derin bir nefes aldı, “Sana bu yapılmamalıydı,” diye fısıldadı, gözlerinde kabahatluluk parıltısı. “Bunu iyi mi gözden kaçırdım?” “Boş ver oğlum,” dedim, sanki her şey sıradanmış gibi, “kaza işte. Gelinin de bir suçu yok, o da genç, bir sürü derdi var. Aslına bakarsanız bende hep bir yük oldum size, evden ocaktan kopunca insan böyle hissediyor.” Oğlum oturup başını ellerinin arasına aldı, derin bir düşünceye daldı. “Baba, bizler seni evimizde görmek istiyoruz fakat… seni bu şekilde incinmiş görmek… bu benim için çok zor.” Gözleri dolmuştu, sesi titriyordu. “Keşke annem burada olsaydı.” Bu söz beni derinden yaraladı fakat bir yandan da yüreğimi ısıttı. “Annen olsaydı,” dedim hafifçe bir gülümsemeyle, “bana kimse böyle davranmazdı, biliyorsun.” Oğlum başını salladı. “Benim bir şeyler yapmam lazım,” dedi eminlıkla. “Bu şekilde devam edemeyiz. Seni huzurlu ve mutlu görmek istiyorum, evimde değilse bile başka bir yerde.” Sözleri beni düşündürdü. “Evladım, nereye gideyim? Benim yerim sizin yanınız, fakat anlıyorum, gençsiniz, kendinize de alan lazım. Belki… bir ihtimal bana yakın bir ev bulursunuz. Hem siz rahat edersiniz bununla birlikte ben kendi başıma kalırım. Gene dilediğiniz süre gelir gidersiniz.” Oğlum bu fikre sıcak bakmış benzer biçimde görünüyordu. “Evet,” dedi düşünceli bir şekilde, “bir ihtimal bu en doğrusu olur. Seni hem gözümün önünde tutarım hem de kendi alanını korursun.” Bu konuşmadan sonrasında oğlum harekete geçti. Günler içinde beni rahat ettirecek bir ev buldu, minik ama şirin bir yer. Bahçesinde oturacak bir köşesi, penceresinden gün ışığı gören bir odası vardı. Eski mahallemize de çok uzakta değildi, komşularım bile arada bir uğrayacaklarını söylediler. Oğlum her gün uğruyor, gelin de artık daha mesafeli ve saygılı. Hayatım yavaş yavaş yoluna girmeye başladı. Yalnızlık rahat değil, fakat en azından kendi evimde, kendi kurduğum düzenle yaşamaya devam ediyorum. Ve her akşam, eşimin fotoğrafına bakıp, ona sessizce “Beni gene korudun” diyorum. Yaşam böyle işte, kimi zaman insanı en karanlık anlarında bile ümitli bir çıkış yolu buluyor.