DOLAR
34,7245
EURO
36,6219
ALTIN
2.961,28
BIST
9.886,05
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
12°C
İstanbul
12°C
Az Bulutlu
Perşembe Az Bulutlu
14°C
Cuma Hafif Yağmurlu
15°C
Cumartesi Açık
17°C
Pazar Az Bulutlu
18°C

Bilgi: Klavye yön tuşlarını kullanarak galeri resimleri arasında geçiş yapabilirsiniz.

unlu


David J. Eicher, Amerikalı bir astronomi yazarı olarak uzayla ilgili çarpıcı bir makale kaleme aldı. Eicher, Güneş’in her milyar seneda bir hemen hemen yüzde 10 orhemen daha parlak hale geldiğini söyleyerek, bu artışın Dünya üstündeki ttutsaklerini öngördü. Yazısında, bu enerji artışının sonucunda Dünya’nın kavrulacağını ve okyanusların buharlaşarak yok olacağını ve ötürüsıyla yaşamın sona ereceğini söyledi. Eicher’in Mars ile ilgili makalesı da dikkat çekiciydi. Mars, her süre insanların hayal kuvvetinü besleyen bir gezegen olmuştur. Geçmiş senelerde, bilim kurgu öyküleri, Mars’ın sıcak ve çağrıkar bir gezegen bulunduğunu tasvir ederek burada gelişmiş medeniyetlar hayal etmiştir. Ancak, teleskop teknolojisinin ilerlemesiyle beraber, gökbilimcilerin Mars’ta yaşam bulma umutları azaldı. Ancak 20. asırın ortalarında, Mars’ın mevsimsel farklılıklarınden kaynaklanan büyük ölçekli değişimler ile ilgili ciddi münakaşalar yaşandı. 1960’larda NASA’nın Mariner 4 ve sonrasında Mariner 9 gibi uzay vasıtalarıyla Mars’a gliderilen fotoğraflar, Mars’ın atmosferinin çok ince bulunduğunu ve yüzeyinin kupkuru ve krater dolu bulunduğunu gözler önüne serdi. Ancak bu zamanştırmalar, Mars’ın işlemişinde suyun zenginliğina dair kanıtlar bulmaya başladı. Yapılan keşifler, Mars’ın yüzeyinde kurumuş nehir yatakları ve göl fosilleri gibi suyun izlerini ortaya çıkardı. Bu keşifler, Mars’ın suyunun büyük bir bölümünün uzaya buharlaşarak ortadan kalktığınu, geri kkısmının ise gezegenin kutupları ve kabuğunda bulunduğunu gözler önüne serdi. Ancak, bu suyun ne kadarının nereye gittiği hala bir gizem olarak kalabilmektedir. Eicher, bu keşiflerin Mars’ın su tarihini ve gezegenin gizemlerini aydınlatmaya devam ettiğini vurguladı.

error: Content is protected !!